MORRIE İLE HER SALI (TUESDAYS WITH MORRIE)

Sevme korkusundan bahsediyor Morrie, kaybetmekten korktuğumuz insanlara kendimizi veremediğimizden. Ayrıca dokunmanın, paylaşmanın öneminden, kendini sevmekten, sessizlikle barışmaktan, her an ölebileceğimizi ve bir gün başkalarına muhtaç olabileceğimizi bilerek yaşamaktan. Pişmanlıklardan. "Aslında", diyor, "bebekken ve ölürken başkalarına ihtiyaç duyarız, ama en çok bu ikisi arasında başkalarına ihtiyaç duyarız". Yani aslında her zaman başkalarına muhtacız. Oysa hiçbir zaman öyle olmadığımızı düşünmek istiyoruz. Bu kadar yorulmamızın en önde gelen sebebi bu büyük yanılsama belki de.

Devamını Okuyun  

1900 EFSANESİ (LA LEGGENDA DEL PIANISTA SULL'OCEANO)

“Sanırım siz kara insanları, vaktinizi “neden?” diye sorarak boşa harcıyorsunuz. Her zaman, olmayanın peşinde koşuyorsunuz” diyor 1900, hikayeyi bize, daha doğrusu müzik aletleri satıcısına anlatan yakın arkadaşı trompetçi Max’e. O, bizim kadar merak etmiyor dünyayı. Çünkü nerede başlayıp nerede bittiğini bildiği, iyi tanıdığı bir dünyası var onun. Bunu seviyor. “Sınırlarını bilmediğin bir dünyada kendi sınırsızlığını yaratamazsın” diyor. “Piyano tuşları sınırsız değildir, sen sınırsızsındır” şeklinde yanıtlıyor, “Dünyayı kendin için, kendi gözlerinle görmek istemez misin?” diye soran Max’i. Sınırları belli olmayan bir dünyanın içinde yolunu kaybetmekten korkuyor. “Mutluluğunu, sınırsız olmayan bir piyano çalarak yaşarsın” diyerek ifade ediyor kendi mutlu dünyasını. Çünkü o, 88 tuşlu piyanosuyla kendi dünyasında kendini gerçekleştiriyor.

Devamını Okuyun  

PICASSO'NUN BAŞARISI VE BAŞARISIZLIĞI - JOHN BERGER

Kendisi de bir ressam ve sanat eleştirmeni olan yazar John Berger katılıyor Picasso’nun bir dahi olduğuna. Bu konudaki fikrini şöyle ifade ediyor: “Tek bir at başında, pek çok sanatçının tüm bir çarmıha gerilme olayında bulduğundan daha yoğun bir acı görebilmiş ve düşleyebilmiştir Picasso.” Yine de, bir sanatçı merakıyla “neden daha fazlasını yapmadığını” sorguluyor Picasso’nun. Nedenlerini araştırıyor; kah doğduğu ülkede, kah yaşadığı yerde, kah ait olduğu dönemde, kah sözlerinde, kah çizgilerinde. Ona göre, yapabilecekken yapmadığı o kadar çok şey var ki bu dâhinin.

Devamını Okuyun