MORRIE İLE HER SALI (TUESDAYS WITH MORRIE)

Sevme korkusundan bahsediyor Morrie, kaybetmekten korktuğumuz insanlara kendimizi veremediğimizden. Ayrıca dokunmanın, paylaşmanın öneminden, kendini sevmekten, sessizlikle barışmaktan, her an ölebileceğimizi ve bir gün başkalarına muhtaç olabileceğimizi bilerek yaşamaktan. Pişmanlıklardan. "Aslında", diyor, "bebekken ve ölürken başkalarına ihtiyaç duyarız, ama en çok bu ikisi arasında başkalarına ihtiyaç duyarız". Yani aslında her zaman başkalarına muhtacız. Oysa hiçbir zaman öyle olmadığımızı düşünmek istiyoruz. Bu kadar yorulmamızın en önde gelen sebebi bu büyük yanılsama belki de.

Devamını Okuyun  

Pİ'NİN YAŞAMI (LIFE OF PI)

Acımasızlığı, vahşeti bir hayvanın suretinde görmek, hikayeyi bir nebze katlanılır kılıyor. Öyle ya, bir sırtlanın bir zebraya saldırması ve onu yemesi kime tuhaf ya da inanılmaz görünebilir ki? Peki ya bunları yapan bir insansa? Dahası, bunları başka insanlara yapıyorsa, o zaman nasıl katlanılır bu duruma? Nasıl baş edilir böyle bir düşmanla? Özellikle de korunaklı bir çevrede büyümüş, kırılgan ve naif bir genç tarafından? Hem de denizin ortasında, kaçacak hiçbir yer yokken?

Devamını Okuyun  

PICASSO'NUN BAŞARISI VE BAŞARISIZLIĞI - JOHN BERGER

Kendisi de bir ressam ve sanat eleştirmeni olan yazar John Berger katılıyor Picasso’nun bir dahi olduğuna. Bu konudaki fikrini şöyle ifade ediyor: “Tek bir at başında, pek çok sanatçının tüm bir çarmıha gerilme olayında bulduğundan daha yoğun bir acı görebilmiş ve düşleyebilmiştir Picasso.” Yine de, bir sanatçı merakıyla “neden daha fazlasını yapmadığını” sorguluyor Picasso’nun. Nedenlerini araştırıyor; kah doğduğu ülkede, kah yaşadığı yerde, kah ait olduğu dönemde, kah sözlerinde, kah çizgilerinde. Ona göre, yapabilecekken yapmadığı o kadar çok şey var ki bu dâhinin.

Devamını Okuyun