"Oğlunun yanına bir Gürcü gömdün" "Bu bir şeyi değiştirir mi Ahmed?" Sahiden de bu bir şeyi değiştirir mi?
Devamını Okuyun"Oğlunun yanına bir Gürcü gömdün" "Bu bir şeyi değiştirir mi Ahmed?" Sahiden de bu bir şeyi değiştirir mi?
Devamını Okuyun“Sanırım siz kara insanları, vaktinizi “neden?” diye sorarak boşa harcıyorsunuz. Her zaman, olmayanın peşinde koşuyorsunuz” diyor 1900, hikayeyi bize, daha doğrusu müzik aletleri satıcısına anlatan yakın arkadaşı trompetçi Max’e. O, bizim kadar merak etmiyor dünyayı. Çünkü nerede başlayıp nerede bittiğini bildiği, iyi tanıdığı bir dünyası var onun. Bunu seviyor. “Sınırlarını bilmediğin bir dünyada kendi sınırsızlığını yaratamazsın” diyor. “Piyano tuşları sınırsız değildir, sen sınırsızsındır” şeklinde yanıtlıyor, “Dünyayı kendin için, kendi gözlerinle görmek istemez misin?” diye soran Max’i. Sınırları belli olmayan bir dünyanın içinde yolunu kaybetmekten korkuyor. “Mutluluğunu, sınırsız olmayan bir piyano çalarak yaşarsın” diyerek ifade ediyor kendi mutlu dünyasını. Çünkü o, 88 tuşlu piyanosuyla kendi dünyasında kendini gerçekleştiriyor.
Devamını OkuyunBir tek resim yaparken var olduğunu hissedebilen bir ruh o. Başka dünyalar resimlerinde, ince ve sabırlı fırça darbeleriyle zuhur ederken, o da onların içine giriyor, onlarla birlikte nefes alıyor. Ah bir de annesine beğendirebilse!
Devamını OkuyunYer, İrlanda açıklarında küçük bir ada. Tarih, Nisan 1923. Kahramanlarımız, bir iç çatışma ile başlayıp, dozu giderek artan savaşa dönüşen benlik arayışı içerisinde. Fonda ise, sadece bir yıl sürmesine rağmen bağımsızlık savaşından daha fazla can alan ve nesiller boyu sürerek günümüze kadar gelen bir kutuplaşmaya zemin hazırlayan iç savaşın çatışma sesleri. Filmin sonunda iki arkadaşın çatışması bitecek mi, yoksa tıpkı iç savaş gibi farklı bir yöne mi evrilecek? Eskiye dönüş olacak mı? Yaralar sarılıp kırılan parçalar onarılabilecek mi? Yoksa her şey değişip, hayatlar dönüşecek mi?
Devamını Okuyun